Loading...
Hi, How Can We Help You?
  • Gökdelen İş Merkezi Kat:10 No:204/Mersin
  • Mersin: 0324 336 5210
  • iletisim@altindere.av.tr

Blog

MARKAYA TECAVÜZ DAVASINDA SONRAKİ TESCİL SAHİBİNİN TESCİLE DAYALI KULLANIM SAVUNMASI

MARKAYA TECAVÜZ DAVASINDA SONRAKİ TESCİL SAHİBİNİN TESCİLE DAYALI KULLANIM SAVUNMASI

Bilindiği üzere 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’ndan (SMK) önceki süreçte Yargıtay’ın yerleşik içtihatları kapsamında markalar arasında benzerlik ve/veya iltibas olup olmadığına bakılmaksızın “TESCİLLİ MARKAYA KARŞI TECAVÜZ İDDİASINDA BULUNULAMAYACAĞI” kabul edilmekteydi.

Bu durum nedeniyle de önceki tescil/hak sahibi tarafından açılan bir markaya tecavüz davasında, sonraki tescil sahibinin tescile dayalı kullanımı meşru kabul edildiğinden, hükümsüzlük davası açılarak tescilin hükümsüzlüğüne karar verilmedikçe tescilli hak bir savunma olarak ileri sürülebilmekte ve açılmış olan tecavüz davaları ile bu kapsamdaki ihtiyati tedbir talepleri de diğer tarafın tescili bulunduğu gerekçesiyle hiçbir inceleme ve araştırma yapılmaksızın mahkemelerce reddedilmekteydi. Bunun sonucu olarak da markaya tecavüz fiilini gerçekleştiren kötüniyetli kişilerin haksız ve hukuka aykırı fiilleri nedeniyle önceki tescil/hak sahiplerinin zarara uğramamasının önüne geçilmesinde gecikmeler yaşanmaktaydı.

Ancak 6769 sayılı SMK’nın 155. Maddesi bu uygulamaya son vermiştir. Yasa maddesi;

Önceki tarihli hakların etkisi
MADDE 155- (1) Marka, patent veya tasarım hakkı sahibi, kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremez

şeklinde olup, bu maddeyle bir markanın (ya da başka bir hakkın) tescilli olmasının önceki hak sahiplerinin açtığı tecavüz davasında bir savunma olarak ileri sürülemeyeceği açıkça hüküm altına alınmıştır. Dolayısıyla SMK’nın yürürlüğe girmesiyle beraber, Yargıtay içtihatlarıyla oluşturulan “Tescilli bir markanın kullanımı tecavüz teşkil etmez.” prensibi de terk edilmiştir. Nitekim yüksek mahkeme kararları da bu yöndedir.

Örneğin İstanbul BAM 16. HD Esas: 2018/2713- Karar: 2018/1894 sayı ve 20.09.2018 tarihli kararında;

…Bakırköy 1. FSHHM’nin 2018/37 esas sayılı, 22/03/2018 tarihli ara kararı ile “ Dosyaya celp edilen marka kayıtları, yaptırılan bilirkişi incelemesi, HMK.nın 389 , 6769 SMK. 159-155 maddeler dikkate alındığında makul delillere göre zararın genişlemesinin engellenmesi, yargılamanın etkinliğinin sağlanması yönünden ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, …i city markasının tabela, broşür, tanıtım evrakı internet ortamında kulanımının engellenmesine, Tabela, broşür, ürünlere ve tanıtım evrakına el konulmasına, yediemine teslimine, İnternet sitesi erişmi bilgileri bildirildiğinde markasal kullanım yönünden erişimin engellenmesine, 25.000,00 TL nakti veya muteber banka teminat mektubu yatırıldığında ihtiyati tedbirin uygulanmasına,” karar verdiği görülmüştür.

Bakırköy 1. FSHHM’nin 22/03/2018 tarihli 2018/37 esas sayılı ihtiyati tedbir kararıyla davacı tarafın tedbir talebini kabul ettiği, davalı …. Ltd. Şti. Vekilinin itirazı üzerine duruşmalı olarak yapılan inceleme sonunda mahkemenin 03/05/2018 tarihli kararıyla ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verdiği, davalı vekilinin istinaf dilekçesinde; müvekkilinin “….” markası üzerinde tescilden kaynaklı hak sahipliğinin söz konusu olduğunu, markaların benzer olmadığını, karara esas alınan raporda sadece müvekkili aleyhine olabilecek tasarım hatası ürünlere yer verildiğini, mahkemenin kararındaki gerekçelerin somut verilere dayanmadığını, tedbir koşullarının oluşmadığını beyan ettiği görülmüştür.

Bakırköy 1. FSHHM’nin davalı adresinde 08/02/2018 tarihinde keşif yaptığı, dosya kapsamına alınan 14/02/2018 tarihli raporda dış ve iç tabelalarda ürün etiketlerinde fatura vb evraklarda … markasının ve altında küçük olarak yazılan… … ibaresinin kullanıldığı tespit edildiği, internet sitesinde “…” markasının “….” kısmının daha kalın ve vurgulu yazıldığı, logonun altında …Y şeklinde ekin bulunmadığı, alan adının davalı şirkete ait olduğunun tespit edildiğinin görüldüğü, davacının marka tescil kayıtları ile davalının başvuru tarihi 03/02/2016 olan … sayılı marka tescil kaydı ve kullanıma yönelik tespitler göz önüne alınarak 6769 sayılı SMK 155.madde, 159.madde, HMK 389-390.maddeler gereğince itirazın reddine ilişkin ilk derece mahkemesinin kararının yerinde olduğuna, davalı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesinin bu ve benzeri kararları ile önceki hak/tescil sahibi tarafından açılan markaya tecavüz davalarında mahkemelerce sadece davalı tarafın tescil hakkına dayalı olarak davalı lehine karar verilemeyeceği ve mahkemelerin de SMK’nın 155. maddesini dikkate almak suretiyle; tescilli bir hak yokmuş gibi markalar arasında benzerlik/iltibas olup olmadığı, sonraki markanın önceki markaya tecavüz teşkil edip etmediği, markaya tecavüze ilişkin şartların oluşup oluşmadığına dair yargılama yapması, şartların varlığı halinde de ihtiyati tedbire hükmedilmesi gerektiği sonucu ortaya çıkmıştır. Bu yeni düzenleme, özellikle kötüniyetli marka tescillerine dayanarak tescilli marka kullanımı savunması yapılan davalarda önceki hak sahiplerinin marka haklarının korunması bakımından oldukça önemlidir.

Av. Murat ALTINDERE
Av. Yaprak Birden TANRIKULU /
ALTINDERE HUKUK BÜROSU

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

You may use these <abbr title="HyperText Markup Language">html</abbr> tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

*